Otizm Spektrum Bozukluğu, sosyal-iletişimsel alanda yetersizlikler, kısıtlı ilgi alanları ve tekrarlayıcı davranış kalıpları ile karakterize nörogelişimsel bir bozukluktur. Sürekli el çırpma, ellerini sallama gibi hareketler otizmin temel bulgularındandır. Duyusal problemlerinden dolayı bazı çocuklar sarılmaktan, yünlü kıyafet giyemekten rahatsız olurken bazıları ise sürekli farkılı yüzeylere dokunma eğilimindedirler . Ayrıca otizmli çocuklar göz teması kurmakta da zorlanırlar. Otizmli çocuklarda görülen semptomların şiddeti her bireyde değişiklik göstermektedir. Yaşamın erken dönemlerinden itibaren görülen bu durum genellikle ilk üç yaşta belirti vermektedir.
Otizm nedenleri kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik, çevresel ve nörökimyasal faktörlerin neden olabileceği yönünde çeşitli bulgular vardır. Otizmin görülme sıklığı son yıllarda artmaktadır. 1985 yılında her 2500 çocuktan 1'i tanı alırken, bu rakam 2006 yılında her 150 çocuktan 1'e yükselmiştir. Son yıllarda ise ciddi bir artış olmuş ve 44 çocukta 1 vakaya yükselmiştir. Otizmli bireylerin sayısı artarken otizme olan farkındalığın da önemi artmıştır. Birleşmiş Milletler bu hızlı artışı tüm ülkelerin gündemine taşımak için 2008 yılında 2 Nisan'ı Dünya Otizm Farkındalık Günü olarak ilan etti. Bu anlamlı gün nedeniyle her yıl dünyanın dört bir yanında otizme dikkat çekmek ve farkındalığı artırmak amacı ile 'Mavi Işık Yak' (Light It Up Blue) kampanyası düzenlenmektedir. Erken tanı açısından ailelerin ve tüm toplumun farkındalığını sağlamak çok önemlidir. Erken dönemlerde ailelerin şüphelenmesi gereken bazı durumlar şu şeklide sıralanmaktadır;
- Göz teması kurmaması,
- İsmi söylendiğinde bakmaması,
- Işitmiyor gibi davranıyorsa,
- Parmağıyla istediği şeyi göstermemesi,
- Oyuncaklara ilgisiz olması
- Duyduğu bazı sözleri sürekli tekrar etmesi
- Sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri varsa erken dönemde doktora başvurmak yararlı olacaktır.
Erken tanı ile hızlı bir şekilde tedavi almaya başlayan çocukların sosyal beceri, dil gelişimi ve davranışsal gelişimleri daha iyi desteklenmektedir. Otizmin halen kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, özel eğitim, fizyoterapi ve ergoterapi uygulamaları semptomlarda önemli azalmalar sağlamaktadır. Özellikle yoğun duyu bütünleme tedavisi önerilmektedir. Duyu bütünleme tedavisi otizmli çocukların bir çok duyusal uyarandan (denge, pozisyon hissi, hareket hissi, görsel, işitsel) oluşan aktiviteler uygulanmaktadır. Duyu bütünleme terapisi için özel tedavi odaları özel olarak tasarlanmaktadır. Bu odalar çocuğun ihtiyaçlarına göre özel olarak tasarlanmaktadır. Terapistin düzenlemeleri ile çocuk çevreden doğru duyusal uyaranları alır. Her çocuk için özel duyu bütünleme tedavisi oluşturulur. Duyu bütünlemesinde hamak, salıncak, trambolin, minder, fıçı, traş köpüğü, duyu fırçası, top havuzu, kaydırak, kaykay, ağırlaştırımış giysi gibi birçok ekipman kullanılmaktadır. Ekipmanların yanı sıra çocuğun ihtiyaçları doğrultusunda koku duyusunu uyarıcı oda parfümleri, işitsel duyuyu uyarıcı müzikler ve tat duyusu için tatlı, tuzlu, ekşi, acı gibi yiyecekler de kullanılmaktadır. Duyu bütünlemesinin dışında Floortime tekniği de otizimli çocukların tedavisi için önerilen yöntemlerden biridir. Floortime seansları çocuğun kendi doğal ortamında terapist ile yerde oturarak amacı olan oyunlar oynaması olarak tanımlanır. Çocuğun gelişim basamaklarını hedef alan oyunlar ile önemli gelişmeler sağlanmaktadır.
Otizm bir hastalık değil bir farklılıktır. Buradan yola çıkarak otizmli çocukların ihtiyaçlarına uygun eğitim ve terapi olanaklarını sağlamak ve uygun çevre koşulları yaratmak ile onları topluma kazandırmak mümkündür. Toplumsal önyargıyı yıkmak, toplumun bakış açısını değiştirmek ve otizmli bireylerin farkına varmak çözüme giden yolun ilk basamağını oluşturmaktadır. Bu yılki 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık gününün otizm ile ilgili toplumsal bilinci artırması ümidiyle..
Araş. Gör. Uzman Fizyoterapist Çisel Demiralp
Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Doğu Akdeniz Üniversitesi